31 Mayıs 2017 Çarşamba

Ama olduramadım

      Ölmeyecek gibi yaşıyor ve ölmeyecek gibi yazıyorduk satırları. Yazdığımız her satırdan, tuttuğumuz kaleme kadar hesap verecekken hemde. Ölmeyecek gibi bir gün üzülmeyecek gibi kırıyorduk etrafımızda ne varsa.
En çok da bir kalbi kırıyorduk umursamazcasına.İki günlük hevesleri sana yıllarını verecek biri yerine tercih edebiliyor ve sonrasında karşısına geçip hiç bir şey yaşanmamış gibi davranmasını bekliyorduk...
      Öyle de oluyordu aslında hiç bir şey olmuyordu.Bazen kalem bile yazmıyordu üzüntüleri. Günlüklere yazılmış yaprakları boşverin, bir de yüreklere yazılmış yaprakları okusanız, her bir kelimesi gözyaşıyla yazılmış satırları...
Hayatınızı bir film gibi izleyecek olsanız kırıp döktüklerinize üzülür müydünüz gerçekten ? Sığındığınız bahaneler arkasında yaptıklarınızı unutup , yüreğinizi nasıl ferahlatıyordunuz da başınızı yastığa koyduğunuzda rahatça uyuyabiliyordunuz?
       Her şeyin en kötü olduğu anı hatırlıyorum mesela.Sana dair hatırlayacağım şeyin bu olması ne acı.Yıllar geçip unutulsa bile hisler senden geriye kalacak olan ıslanmış yastık kılıfları ile yazılan günlük yaprakları...
       O yastık kılıfları sabahına kurudu ama sevdanın ateşi de benim yüreğimi kavurdu mesela.Bilmedin.Seni bir şeye benzeteceksem kalbimin tozlu raflarında atmaya kıyamadığım ama gözümün önünde durmasına da dayanamadığım kitaba benzetirdim.Defalarca okuduğum ve sonunu bildiğim o kitap sendin.Oysa o kadar inanmıştım sonunu mutlu sonla yazabileceğime.Ama olduramadım.

13 Şubat 2017 Pazartesi

Bir gün

Aslına bakarsan yeni bir sayfa açmak da çok zordu, eski sayfaların mürekkebi yenilere bulaşmışken.Kalbime sığdıramadıklarımı bir bavula sığdırıp göndermek de kolay olmadı zaten.Ama yapmak zorunda olduklarımız bizi bir bavulu sürgün ettiğimiz gibi sürmeye yetmiyordu.Ben hiç bir zaman giden olmamıştım, kendi mutluluğunu feda eden olmustum kıymetim çok bilinircesine.
Düştüğüm yolda elimden tutan olmamıştı mesela, canım acıya acıya o yolu defalarca yürüdüğümü bilirim.Şimdi senin açtığın yaraların izi var belki ama yolların üstünde kırıp döktüğün her parçam ayağına batar.Seni hatırlatan ne varsa onlarla yaşamaya alıstım ve artık seni hatırlamak korkutmuyor beni.Düşündükçe üzülmüyorum içimde bir şeyler sızlıyor sadece, onlar da muhtemelen kursağımızda kalmış hayallerimizdir.
Yeniden başladım ben, eskileri omzuma yük etmek yerine yolculuğuma pusula ediyorum şimdilerde. Yönümü bulduruyorlar bana.Ne zaman birine güvenecek olsam güvendiğimde neler olduğunu hatırlatıyor. Ne zaman biri üzse, seni daha çok üzen oldu dedirtiyor. Ne zaman çelme takılsa ayağıma seni en sevdiğin uçurumdan attı dedirtiyor. Ne zaman kalbime biri girecek olsa kapıyorsun içerden kalbimin kapılarını, hissediyorum. Acımasızsın.Sen kendini bana unutturmaya fırsat bile vermeyen, rüyalarımda rahat vermeyen, gözlerine yanağındaki çizgilere, kirpiklerine, hatta sakallarına aşık olduğum adamsın.Sen karsıma çıkınca kalbimin ritmini değiştiren, her baktığımda yine aynı resmi gördüğüm adamsın.Sen yarım kalmış hikayem, sen benim duamsın...
Ve seninle bir gün yeniden kesişecek yollarımız, sen ya da ben bir şey yapmadan. Kader birleştirecek tekrar bizi, bir yolun ortasında buluşacağız. Aynı ağacın altında, aynı duygularla, belki geçen zamanın pişmanlığıyla. Ama eksik yanımızı tamamlayacağız.

9 Şubat 2017 Perşembe

Sana ait

Bir görsen sen olan halimi.Köşeye sıkışmış hayallerimi, kırılan umutlarımı, okumadığın sayfalarca seni görsen içimde.Mürekkebi bitene kadar seni yazmaya söz vermiş yüreğimi görsen sadece bir kere.Çocukluğumun saf temiz günlerine kattığım seni görsen....
Seni yılların yüzünde bıraktığı çizgilerle, saçlarında aklarla hayal edecek kadar seven kalbimi görsen.Eskimiş fotoğrafların arkasında sana ait cümlelerin , bana ait gözyaşlarının olduğunu göstersem mesela.Bir kahve yapıp o günlere gülümseyebilsek seninle ya da bir çay demleyip akşamın karanlığında bir bardak çay içebilsek.Ben bu filmi defalarca seyrettim oysa gece rüyalarımda yada hayaller kurarken.Dualarımdan bahsetsem sana,olmadığın her gün bıkmadan nasıl dua ettiğimden.Yokluğuna nasıl dayandığımdan bahsedeyim mesela nasıl alıştığımdan.Gözlerim dolsa mesela ve sen alsan ellerimi avuçlarının arasına.Gözlerime dimdik baksan şefkatle, geldim desen gitmemek üzere.
Hayallerle oturduğumuz parkın bir ağacına adımızı yazdığını göstersen mesela çok şey değil.Geçen zamanın aksine geçmeyen sevginden bahsetsen bana...
Evet kimse bilmez ve ben sabahlarım böyle hayaller durağında, seni beklerim usulca.Odamın penceresinden bakarım beni beklediğin o yere yıldızlar altında.Camın önüne anılarımızı dizerim gece boyu, bütün saatlerim hep sana kurulu.Bende zaman en son sende durdu.
Herkese geçti derken , vazgeçtim derken özlemin, yine de ümit etmenin sancısını saklarım bu saatlerde.Bu küçücük yerde bir kez karşıma çıkmayışına içerlerim mesela.Olmayışına bir kağıt daha çıkarırım.Devam ederim yazmaya.Yazdıkça daha özlerim , yazdıkça daha çok kızarım sana.
Kirpikleri bile özlenir mi bir adamın derim.Özleniyormuş işte.Hayallerim bile ağrıyor şimdilerde.Sen hep gittin sanıyorsun , bu kadar içimdeyken gitmiş sayılmıyorsun.Beklemek ne demek sen gönlümde bitmiyorsun.
Eskiden kalan bir mesele var , ikimizin arasında , ne çok şey birikti sana ait. İçimize gidip bakmak gerek.Yine bir umut ve duayla...Senli hayaller bu sefer mutluluk adına.Biliyorum bir akşam namazından sonra ansızın bulacağım seni kapımda.Elinde bir demet huzur ve gözlerinde sevdayla.Gel diyeceksin, gel ömrümün baharı olmaya...

14 Ocak 2017 Cumartesi

içimdeki sen

İçimdeki sen daha ölmedi , içime bakanlar seni göremedi.Yarım bıraktığın o yolda kendimi terkettim de seni terkedemedim o karanlıkta.Sen elimi bıraktın da bir yüreği bırakmak öyle kolay olmadı ki hiç bana.Bende ne yolu tek başıma yürüyecek nefes kaldı , ne de sevgimi öyle bir kalemde silip gidecek yürek...
Artık işlerin yolunda olmadığı bir yolumuz bile yoktu seninle.Sen o yolu terkedeli çok olmuştu da ben yolda esir kalmıştım yağan yağmur damlaları altında.Kafam karışıktı biraz da.Arkasına dönüp bakmayan birini bekliyordum aynı durakta, gelmeyecek bir otobüsü bekliyordum, gelse de nereye gideceğimi bilmiyordum.
Yeni birilerini tanımak istemiyordum mesela.Eskileri yeni tanımıştım çünkü.Giderken tanımıştım seni de, sende kendini yanlış tanıtmıştın.Bayat bir bisküvi gibi dağıtmıştın beni orana burana..
Sıfatı olmayan gizli özneler gibi içimde gizli saklıyordum seni.İçime atıyordum.İçimde kimse bana zarar vermiyor, üzmüyordu çünkü.Mutlu olmak zorundaymışım gibi davranmıyordum orda.Güvenecek kimsem olmadığını anladığımdan beri kendime güveniyordum mesela.İçimdeki sen şimdiki sen değildin.Sen sevdiğimdin.
İçimden atamayacağımı öğrendikten sonra kabullenmiştim.İçimdeki insanların kaybolmasını gerçekleştiremeyince insanların içinde kaybolmayı seçtim bende.Boş kağıtları silmenin bir anlamı olmadığını , kalem tükenmese bile yazdıklarının seni tüketeceğini anladım.Evet bu yüzden içimi dökmüyorum kimseye, sen dağılma diye yerlere...
Bana tutamayacağın sözler verseydin de , tutmayacağın sözler vermeseydin keşke.Şimdi hiç bir sözlüğe bakarak anlayamazsın yazdıklarımı.Anlamlandıramazsın.Bunu da beklemek saçmalık olurdu zaten.Sadece bir rüya gördüm, bir hayal tanıdım gözlerim açıkken.Şimdi gözlerimi kapıyorum başkaları gözlerimi köretmeden...

10 Ocak 2017 Salı

Gelmedi aklına

Sonra oturup hüngür hüngür ağlıyorsun.Boş ve onsuz geçen, bağırmadığın , sustuğun her gün için ağlıyorsun.Ağladıkça eksilecek sanarak...
Birini sevmek öyle kolay iş değil çünkü. Yüreğine yazdığını, kazıya kazıya bile çıkaramıyorsun.İçin gide gide sevdiğini, için yana yana silemiyorsun.
Beni bırakıp gittiği yolları her Allahın günü gidip geliyordum ben, yürüdükçe öfkem artıyordu içimde.Nasıl? Böylesine seven nasıl bunları yapardı?  Hiç bir sebep yokken neden giderdi? Kim sebep olmustu gitmesine, hangi heves bunca yılı heba ettirmişti?
Sen umutla gittiğin yolu gözü yaşlı dönmek nedir bilemezsin.Sen sevdiğin seni aklına getirmezken geceler boyu gözyası dökmek nedir bilemezsin.Yüreğini yuvan bellediğinin seni yuvandan etmesinin ne demek olduğunu bilemezsin.Sen acılar içinde kıvranırken sevdiğinin başka kollarda olması ne demek bilemezsin.Sen hiç yarım kalmadın, sen hiç yarı yolda terkedilmedin çünkü.Sen hatalıyken bile senin elini bırakmadım, incittiğim kırıp döktüğüm ne varsa topladım ben.Şimdi ben kırıldım, kalbin kemiği olmazken bin parçaya.Hadi madem ben paramparça oldum,toparlamak da mı gelmedi aklına?

24 Aralık 2016 Cumartesi

Kafamda deli sorular

Büyüdükçe mi dertlerimiz büyürdü yoksa dertlerimiz büyüdükçe mi biz küçülürdük?Gitmek mi acıtırdı canı kalmak mı? Acının şiddeti miydi canı yakan , acıyı kimin verdiği mi? Hayalleri yıkılınca mı vazgeçerdi insan, beklemekten yorulunca mı?Ya da 'vazgeçtim' deyince mi vazgeçmiş olurduk
yoksa korkularımızla yüzleşince mi?Acımız anlattıkça mı büyürdü ; içimizde sakladıkça mı?Hissettirilmesini beklediği duyguları yaşayamamak mı üzerdi insanı , beklediği duyguları yaşatamayanın yanında olmayışı mı ? Anlatamadıklarımızın anlaşılması mı daha zordu yoksa anlaşılması zor olduğundan mı anlatamazdık?Kırmayı beceremediği için mi kırmazdı insan , kırınca kendisi de üzüleceği için mi? Gece olunca mı daha çok özlerdi insan yoksa özlemek için geceyi bekleyince mi?Yazdıkça mı iyileşirdi yaralar, zamanla mı?Acısına mı alışırdı insan yokluğuna mı?Gerçekten geçer miydi yoksa geçti mi sanardık?

23 Aralık 2016 Cuma

okumayacak birine...

Kıştım ben çocuktum , kar yağmasını canla bekleyen ama giyecek ayakkabısı olmayan...Sonbahardım soluktum, dökülen yapraklar gibi döküldü her yana kırıklarım...Yağmur damlasıydım belki , kasvetinden sıkıcılığından bahsedilen değilde ferahlığından huzurundan bahsedilen...Doluydum , kırıldıklarımla tıka basa ... Güneştim yakıyordum dokunanı kızgınlığımla.Ay'dım, uyandım , yapayalnızdım...
Ne tuhaf aklından çıksın diye uyuduğun rüyalarına giriyordu, yürüdüğün sokaklar hep ona çıkıyordu...Haksızlık buydu aslında.Bir başka şehirde izimi bulamazken sen, anılarınla yaşamak zorundaydım ben.Büyüdüm,büyüttü acılar. yada acı sandıklarım bilmiyorum.Şimdiyse acıtmıyorsun artık yada ben güçlüyüm, onu da bilmiyorum.
Aslında bilmek de istemiyorum etrafımda ne olduğunu,kimin ne dediğini,düşünmek istemiyorum sonunu hiç bir şeyin.Gücüm kalmadığından değil de inancım olmadığından.
Koşmak istiyorum, herşeyden uzaklaşana kadar koşmak.Kaçmak değil bunun adı, savrulmak ..
Bir rüzgar çıksın mesela götürsün senden,bıraktıklarından hatta kendimden uzağa..Yenilmemek için değil bu sefer yenilmek için götürsün.Yenilen ben olayım bu sefer , kaybeden ben olayım,giden ben olayım, yarım kalan sen...